Ressam bir anne ve iç mimar bir baba tarafından büyütüldüm. Benim de güzel sanatları seçmem çok tesadüf olmadı 🙂 2017 yılında Işık GSF’den mezun olduktan sonra bir süre reklam ajanslarında art directorlük tecrübesi kazandım, eğitim hayatım boyunca da Ogilvy Mather, Alice BBDO gibi global ajanslarda stajyer tecrübesi kazandım. Sonunda reklam dünyasının bana göre olmadığını anladıktan sonra 1 sene kadar bomontiada’da bulunan ATÖLYE’de grafik tasarımcı olarak çalıştım. Devamında Reflect Studio’da illustrator görevindeydim, WWF Market için 200’e yakın hayvan/nakış çizme şansına sahip oldum. Burada en zorlandığım şey kurbağa çizmek oldu, hayattaki 1 numaralı fobim diyebilirim. İkincisi de asansörde kalmak…..Bununla birlikte RS’de Starbucks, Kahve Dünyası, Kaffee Bremen gibi markalar için illüstrasyonlar yaptım. Şimdi freelance hayata döndüm. Akrilik resim yapmayı çok seviyorum, bunları da elimden geldiğinde shopier’den satmaya çalışıyorum. Bu aralar yemek yapmaya merak saldım, yoğurtla semizotunu karıştırdığım zaman yemek yaptım sanıyorum. Hayatta en çok sevdiğim insan abim, o da yönetmen. Berlin’e taşındı, ben de onun yanına gidip geliyorum. Berlin’i epey çok seviyorum, hep ilham veriyor bana. Kendimle uğraşmayı seviyorum, bunun için de uzun yıllardır terapiye gidiyorum.Türkiye’nin iklimi zaten endişeli olan yapımı daha da endişeli yaptı yıllar geçtikçe. O yüzden zamanımın çoğunu evde geçiriyorum, arkadaşlarım geldiğinde ”sanat terapisi” adı altında onlara bir şeyler boyatmaya çalışıyorum. Sanırım kısaca böyle. 🙂